Tatlı Kardeşler: Asım ve Nisa
Bir zamanlar yemyeşil bir ormanın hemen kenarında küçük, sevimli bir evde yaşayan iki kardeş vardı. Asım meraklı bir çocuktu, ablası Nisa ise bilge bir kızdı. Bu iki kardeş, anne ve babalarını her zaman dikkatle dinler ve birbirleriyle her zaman çok iyi anlaşırdı.
Bir sabah, güneş parlarken anneleri Asım ve Nisa’ya seslendi:
“Ormana doğru biraz oynayabilirsiniz, ama sınır taşlarını geçmeyin. Ormanın derinliklerinde yollar karışıktır.”
Asım ve Nisa neşeyle evden ayrıldı. Çiçeklerin arasından koşup kelebeklerin peşinden gittiler. Nisa, Asım’a sürekli göz kulak oluyor, onu koruyordu.
Bir süre sonra Asım, bir ağacın altında parlayan bir şey gördü. “Ablacığım, şu altın gibi parlayan şeye bak!” diye bağırdı. İkisi de merakla yaklaştı ve yerde kocaman, altın renkli bir yaprak buldular. Yaprak sihirli gibiydi, çünkü dokunduklarında hafifçe parladı.
“Bu çok güzel! Ama anne babamızın söylediklerini unutmayalım, derinlere gitmek tehlikeli,” dedi Nisa.
Ancak yaprağın parıltısı bir yolu işaret ediyor gibiydi. Asım, ablasına heyecanla baktı. “Birazcık daha bakalım mı?” diye sordu. Nisa bir an düşündü ama sonunda, “Tamam, ama sadece biraz,” dedi.
Yaprağın gösterdiği yolu takip ederken küçük bir kulübe buldular. Kulübenin önünde yaşlı bir kadın oturuyordu. Kadın gülümseyerek onlara seslendi:
“Tatlı çocuklar, hoş geldiniz! Altın yaprağı buldunuz, öyle mi? Size küçük bir ödül vermek isterim. Ama önce doğru cevabı bulmalısınız: Sevgi mi daha güçlüdür yoksa sabır mı?”
Nisa, kadınla konuşmaya başladı: “Sevgi ve sabır birbirine bağlıdır. Sevgi olmadan sabır olmaz, sabır olmadan sevgi uzun sürmez.” Kadın bu cevaptan çok memnun oldu.
“Harikasınız, akıllı çocuklarsınız!” dedi. Onlara bir sepet dolusu parlak elma verdi. “Bu elmaları annenize ve babanıza götürün, onlar sizinle gurur duyacak.”
Asım ve Nisa, sevinçle teşekkür edip eve dönmek için yola koyuldular. Fakat ormanın içinde biraz kaybolduklarını fark ettiler. Bu sırada Nisa sakin bir sesle, “Panik yapma Asım, anne babamızın söylediklerini hatırlayalım. İzlediğimiz işaretleri dikkatlice takip edersek, doğru yolu bulabiliriz,” dedi.
Birkaç dikkatli adım ve eski izleri takip ederek evlerinin yakınındaki tanıdık taşlara ulaştılar. Anne ve babaları onları kapıda bekliyordu. İki kardeş olanları anlattı, sepeti gösterdi ve söylediklerini dinleyerek eve sağ salim döndükleri için çok mutluydu.
Anne ve babaları da gururla gülümsedi. “Siz gerçekten harika bir ekip olmuşsunuz,” dediler. O gece ailece oturup parlak elmaları afiyetle yediler.